Aslında hikayemin başladığı yer diye bahsedebilirim Antalya'dan. Runatolia 2017'den önce defalarca kez bir yarış koşmak istemiş çeşitli şanssızlıklar sonucu bir türlü koşma fırsatı bulamamıştım. Ama geçen seneki yarış hem kendi koştuğum hem de Adım Adım ile koştuğum ilk yarış olmuştu. İlk yarışım olduğu ve o zaman daha amatör olduğum için de hedefimi 1 saatin altına koymuş ve yaklaşık 55 dakikada yarışı bitirerek aslında bir nevi hedefime ulaşmıştım.
Bu sene kayıt olurken benzer duygularla ve heyecanla bu sefer yarı maraton için kayıt yaptırmıştım ve hedefim 21 km'yi koşabilmekti. Ne yazık ki Barcelona yazısında da belirttiğim sakatlık yüzünden yarışa 15 gün kala mesafeyi değiştirmek durumunda kaldım ve bu sene de Antalya'yı yine 10 km koşarak döndüm İstanbul'a.
Antalya koşularının bizim için özel bir anlamı var. Adım Adım'ın bağış koşusu yaptığı 3 koşudan (İstanbul Maratonu, Runatolia ve Bozcaada Yarı Maratonu) birisi olduğu için oldukça kalabalık gittiğimiz ve inanılmaz keyif aldığımız bir ortam sözkonusu oluyor. Bu senede yine geçen yıl olduğu gibi Lara'da bulunan Akra Barut oteli seçilmişti ve konaklamalar bu otelde yada çevrede bulunan yakın otellerde yapıldı. Sıkıntı olmaması için de yine havalimanından otele transfer seçeneği mevcuttu ve hiç sıkıntı yaşamadık.
Cumartesi sabah 7.00 uçağıyla gittim Antalya'ya ve transfere maraton fuarı da dahil olduğu için Terra City AVM'ye uğrayıp önce yarış kitimi aldım. Oradan da otele geçtim ve biraz dinlendikten sonra Akra Barut'a gelerek eğlenceye dahil oldum. Eğlence diyorum çünkü Cuma'dan başlayarak Adım Adım'ın maraton sonrasına kadar etkinlikleri hiç bitmiyor. Bağış koşusu yapmak ve Adım Adım'la birlikte koşmak isteyen herkese bu organizasyonu tavsiye ediyorum. Akşama doğru Garanti Yatırım Koşu Kulübünden arkadaşlarımız da geldi ve onlarla da kısa süre bile olsa görüşme fırsatım oldu. Garanti Yatırım şirketimiz olarak bu alanda bize çok destek oluyor. Bu vesile ile bize destek olan yöneticilerimize de teşekkür ediyorum tekrar.
Yine de Pazar sabahı yarış olduğu için çok geç kalmadan otele döndüm ve klasik olarak eşyalarımı geceden hazırlayarak yarış havasına ve motivasyonuna geceden girmeye başladım. Sabah erken kalkıp hafif ama enerji veren bir kahvaltıdan sonra önce otele oradan da transferle maraton alanına geçiyorum. Otobüste yine Florya Çaylaklar ekibi olarak kalabalığız =)
Runatolia'nın bir diğer sevdiğim özelliği ise maraton alanı çok hareketli ve keyifli oluyor. Mart ayı olmasına rağmen Antalya'da hava ısınmış oluyor buda yarış öncesi ortamın daha eğlenceli olmasını sağlıyor. Artık yarışa dakikalar kaldığı için ilk önce çantalarımızı emanet alanına bırakıyor ve daha sonra Adım Adım antrenörleri eşliğinde toplu olarak ısınmamızı yapıyoruz. Artık yarışa hazırız =)
Hep olumlu şeylerden bahsettik ama starttan önce yarışla ilgili olarak ciddi bir eleştiri yapacağım. Bir önceki Barcelona yazısında bahsettiğim herkesin tahmini süresine göre çıkış yaptığı bir sistem mevcut genellikle yurtdışı koşularda. Türkiye'de ise tam tersi herkes karmakarışık start alıyor. Yarı maraton gibi biraz daha uzun yarışlarda daha az hissediyorsunuz ama 10km gibi herkesin sırf katılabilmek için kayıt olduğu organizasyonlarda son derece sıkıntı yaşanıyor. Ülkemizde bilinç derecesi düşük olduğu için kayıt olan herkes bir bitirme hedefi olsun olmasın startta en öne geçmeye çalışıyor. Hadi bunda da sıkıntı yok diyelim ama start çizgisini geçtikten 20 metre sonra yürümeye başlayan katılımcılardan dolayı neredeyse yarışın ilk 2 kilometresinde gereksiz bir efor harcamak zorunda kalıyor, ister istemez yavaşlıyor ve insanları geçmek için çizilen zikzaklardan dolayı daha çok mesafe katetmek durumunda kalıyorsunuz. Halbuki amacı olmayan ve sırf eğlenmek için katılan yarışçılar arka taraflara yönlendirilebilir yada ordan yarışa başlamaları sağlanabilir. Umarım bu duruma ilerleyen dönemlerde bir çare bulunur.
Bu karmaşa içerisinde start alındı ve koşuya başladık. Bahsettiğim gibi neredeyse ilk 2 km baya bir zorluk yaşadım ve bu kalabalığı atlattıktan sonra yeniden ritmimi buldum. 3.km civarlarında şirketimiz Garanti Yatırım'dan koşuya katılan diğer arkadaşlarla karşılaştım onlarla bir selfie çektikten sonra koşuma devam ettim. 3.km den sonra 5:00 pace koşan bir pacerın peşine takıldım ve uzun bir süre onu takip etmeye devam ettim. Klasik olarak her yarışa hızlı başlama huyum olduğu için ilk 2 km yi aynı zamanda insanları da geçme motivasyonuyla 4.30 pace civarında koşmuştum yine. 6.km ye kadar pacerı takip ettikten sonra dizimdeki sakatlığı da düşünerek biraz tempomu düşürdüm.
Neticede çok ciddi bir süre hedefim yoktu. Sadece geçen senenin altında koşarsam başarılı hissederim diye düşünüyordum. 8.km ye kadar da yine 5:00 üzerinde bir tempoda devam ettim. Son 2 km de ise dizime de güvenim geldiği için biraz tempo arttırdım ve 50 dakikanın da altına düşerek güzel bir finish yaptım. Finishe az bir mesafe kala TEGV ekibi ile birbirimizi gaza getirip biraz coşkulu bir finish yapmış olabilirim =) Finish çizgisine yaklaşınca TEGV'den İnci, Florya Çaylaklardan Tuba fotoğraflarımı çekmiş sağolsunlar. Ayrıca yine Garanti Yatırım'dan ekip liderim olan ama abim gibi sevdiğim Gürcan Abim de beni finishte bekleyenler arasındaydı. Yarış sonrası onunla da fotoğraf çektirdik. Tabi klasik madalya ısırma pozumu vermeyi unutmadım =)
Emanet çadırına gidip çantamı aldım ve masaj yaptırdıktan sonra yine Florya Çaylaklardan arkadaşlarımızla bir araya geldik hem soğuma yaptık hem de yarış sonrası biraz eğlenceli vakit geçirdik. Daha sonra köfte partisine katılmak için otele geri döndük ve yemeklerimizi yedikten sonra artık yavaş yavaş dönüş vakti gelmeye başlamıştı. Runatolia bu sene de çok keyifli geçti ve seneye artık yarı maraton koşabilmeyi ümit ediyorum. Destek olan, yanımızda olan herkese tekrar teşekkür ediyorum. Adım Adım üyesi olduğum ve bu oluşumda bu kadar güzel arkadaşlıklar kazandığım için ekstra mutluyum. Seneye yine görüşmek üzere..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder